Turizm denince aklınıza her şey dahil oteller, uğruna ağaçların kesildiği beton yığınları ve büyük sermaye grupları mı geliyor? Güzel, dokunulmamış bir doğa içinde güleryüzlü insanlarıla dolu bir köye yolunuz düştüğünde, ‘Aman turizme kurban olmasın bu güzel yer!’ diye hayıflanıyormusunuz?

Haklı olabilirsiniz…
Ancak şunları da düşündünüz mü?…

Global ekonominin dalgalanmalarına dayanamayan küçük çiftçinin evini, tarlasını bırakıp şehre göçmek zorunda kaldığını; ‘Orda bir köy var uzakta’ diye diye sevdiğimiz cennet parçalarının günden güne daha da boşaldığını? Ve turizmin belki de aile çiftçiliğini korumak için en son çare olduğunu?

Turizm, doğru uygulandığında, çevrenin korunmasında; yerel halkların, özellikle de kadınların, ekonomik kalkınmasında; hatta barışın sağlıklı uluslar arası ilişkiler çerçevesinde sürdürülmesinde büyük rol oynayabilecek bir sektör. Amacımız; yerli halk için yaşanacak ve seyyahlar için ziyaret edilecek daha iyi yerler oluşturmak. Ve kesinlikle bu öncelik sırasıyla!